İstanbul’da düzenlenen Özgürlük Tufanı Kongresi’nde konuşan Hamas Hareketi Siyasi Büro Üyesi Usame el-Hamdan, İsrail’in 7 Ekim’den bu yana saldırı hedeflerinde başarılı olamadığını vurgulayarak, “İsrail ordusu, 8 haftayı geçmeyecek bir süre zarfında Filistin direniş hareketini bitirmeyi hedefliyordu. Ancak 8 ay geçmiş ve bu ordu hala direnişin saldırılarıyla vuruluyor.” dedi.
Haliç Kongre Merkezi’nde başlayan “Özgürlük Tufanı Kongresi”, İnsan ve Medeniyet Hareketi, Uluslararası Kudüs ve Filistin Koalisyonu (GCQP) ve Al Baraka Uluslararası Yardım Derneği işbirliğiyle düzenleniyor.
Filistin meselesinin farklı yönleri ve geleceğinin tartışılacağı ve 18-19 Mayıs tarihlerinde devam etmesi planlanan kongreye Hamas yetkililerinin yanı sıra dünyanın dört bir yanından lider, kanaat önderleri ve akademisyenler katıldı.
Kongrede, Hamas Hareketi Siyasi Büro Üyesi Hamdan, Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Özel ve Cezayirli düşünür ve siyasetçi Dr. Abdurrezzak Makri birer konuşma yaptı.
Hamas Siyasi Büro Üyesi Hamdan, Aksa Tufanı ve devamındaki gelişmeler kapsamında birtakım siyasi hedefin belirlendiğinde dikkati çekerek, “Birincisi, Siyonist oluşumun (İsrail) yanı sıra ABD ve bölgesel bazı kesimler, Filistin meselesini tasfiye etme projesinde mutabık kaldı. İkincisi ise ABD’nin planladığı projeyle İsrail’in önce ortak olacağı ve daha sonra liderlik edeceği bölgesel siyasi bir eksen oluşturmasıdır ki İsrail’le normalleşme süreci bu projenin ilk adımıydı.” dedi.
Aksa Tufanı ve sonrasındaki gelişmelerin siyasi hedeflerinden birinin de Arap Baharı’nın etkisinde kalan bölge halklarını düşünce açısından teslim olmaya zorlama olduğuna işaret eden Hamdan, ancak İsrail’in, ABD ve Batı ülkelerinden aldığı büyük desteğe rağmen hedeflerine ulaşamadığını söyledi.
İsrail’in 7 Ekim ve sonrasındaki saldırılarının orantısızlığına dikkati çeken Hamdan, İsrail ordusunun Gazze Şeridi’ne yaklaşık 4 bin 500 zırhlı askeri araçla karadan girdiğine işaret etti.
Hamdan, İsrail’in saldırı hedeflerinde başarılı olamadığını vurgulayarak, “İsrail ordusu, 8 haftayı geçmeyecek bir süre zarfında Filistinli direniş hareketini bitirmeyi hedefliyordu. Ancak 8 ay geçmiş ve bu ordu hala direnişin saldırılarıyla vuruluyor.” diye konuştu.
İsrail ordusunun sivillere karşı katliamlar yaptığını dile getiren Hamdan, Gazze Şeridi’ndeki 2 milyonluk nüfusun yüzde 7’isinin İsrail saldırılarında öldürüldüğü ve yaralandığını kaydetti.
Ateşkes görüşmeleri için yaklaşık 4 ay önce arabulucuların çabalarını yoğunlaştırdığına dikkati çeken Hamdan, Gazze’ye yönelik saldırıların tümüyle durmasını istediklerini, İsrail’in ise arabuluculara esir askerlerin serbest bırakılması talebini ilettiğini söyledi.
Hamdan, Mısır ve Katar’ın arabuluculuk yaptığı Gazze’de ateşkes ve esir takası müzakerelerinde Hamas’ın net bir stratejisinin olduğunu şu sözlerle anlattı:
“Birinden dahi taviz vermediğimiz 5 başlık belirttik. Birincisi; Gazze’ye yönelik savaşın tümüyle durması. İkincisi; işgalcinin tüm bölgelerden geri çekilmesi. Üçüncüsü; yerinden edilmiş halkın geri dönmesi. Dördüncüsü; Gazze Şeridi üzerindeki ablukanın son bulması. Beşincisi ise adil bir esir takasının yapılması.”
Hamas’ın 5 başlık doğrultusunda arabulucu ülkelerden aldıkları öneriyi kabul ettiğini ancak İsrail’in söz konusu öneriye Refah Sınır Kapısı’nı işgal etme ve Refah’a karadan saldırıyla yanıt verdiğini söyleyen Hamdan, İsrail’in birden çok sebepten ötürü savaşı uzatmaya istekli olduğunu kaydetti. Hamdan, savaşın uzatılmasının sebebinin ise İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun yolsuzluk suçlamalarıyla hapse girme ihtimali olduğunu vurguladı.
Hamdan ayrıca İsrail askeri kurmaylarının da savaşı uzatarak Aksa Tufanı’nda zedelenen imajını düzeltmeye çalıştığını, Gazze’deki savaşı uzatma sebeplerinden birinin de Aksa Tufanı’yla birlikte ABD’nin bölgesel planlarının ciddi anlamda etkilenmesiyle ilişkili olduğunu dile getirdi.
– “Devletsiz bir medeniyetten bahsedilemez”
Prof. Dr. Özel ise İslam alemi olarak 300 yıldır bilim, kültür ve fen alanında durgunluk yaşandığını belirterek, “Bu durgunluk İslam aleminin birçok sorunla yüzleşmesine yol açmıştır. Bu sorunları aşmanın yolu ise farklı alanlara odaklanmamız, kendimizi geliştirmemiz gerekiyor. Bunların başında da kültür gelmektedir.” dedi.
İsraillilerin önce üniversite ve akabinde devletlerini kurduğuna işaret eden Özel, kültürel ve bilimsel gelişimin Müslüman coğrafyasının geleceğine önemli katkılar sunacağının altını çizdi.
Cezayirli düşünür ve siyasetçi Dr. Makri de medeniyet sayesinde fikirlerin zamansal ve mekansal çerçeve kazandığını söyledi.
“Devletsiz bir medeniyetten bahsedilemez.” ifadesini kullanan Makri, İslam coğrafyasının medeniyetin maddi ve manevi üreticisi olması gerektiğini vurguladı.
Makri, İslam medeniyetinin 15. yüzyılda yıkıldığını ve ardından da devletlerin zayıfladığını belirterek, “Önce medeniyet yıkılır, sonra devlet yıkılır.” dedi.