Necip Fazıl Ödülleri, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan katıldığı program ile sahiplerini buldu.
Bu yıl 10’uncusu düzenlenen ödül töreni edebiyat, fikir, siyaset ve iş dünyasını bir araya getirdi.
‘Doğdu Batmayan Güneş’ temasıyla Atatürk Kültür Merkezi’nde düzenlenen programa katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan önemli açıklamalarda bulundu.
Üstad’ın ölümünün 37. yılında en büyük hayali olan Ayasofya’yı açma şerefine eriştiklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ayasofya’yı yeniden açan Cumhurbaşkanı olarak anılmak bizim gönül dünyamızda şereflerin en büyüğüdür.” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasından satır başları şöyle:
Mevla Necip Fazıl üstadımızın ruhunu şad mekanını inşallah cennet eylesin.
İlim, edebiyat, kültür ve sanat alanlarında ekol haline gelmiş değerlerimizin vefatları geride doldurulması çok güç boşluklar bırakıyor. Yeni yetişen gençlerimizin üstadlarından devraldıkları emaneti hakkıyla taşıyıp daha da yücelterek kendilerinden sonrakilere en güzel şekilde teslim edeceklerine inanıyorum.
işte bu noktada Necip Fazıl ödülleri çok önemli bir rol üstlenmektedir. Ödüllendirilen her başarının daha büyük başarılarının müjdesi olacağı inancıyla hüner sahibini takdir etmeye çalışıyoruz.
Bu seneki ödüllerimizi 10 farklı kategoride tevcih ediyoruz.
Necip Fazıl, Türkiye’nin en sancılı döneminde yaşadı. İki cihan harbi dahil nice savaş, işgal, darbe, ekonomik ve siyasi darboğazlar gördü. Osmanlının yıkılışından cumhuriyetin kuruluşuna, Türk siyasetinin tüm dönüm noktalarına şahitlik etti.
Üstadın mücadelesi Türk milletini ruh köküyle yeniden buluşturmaktı. Üstadın ruh kökü dediği şey ise bizi biz yapan vatanı vatan yapan kadim hasretlerin bütünüydü.
O zaman ve mekan şuuruna sahip büyük bir iman ve dava adamıydı.
Sanatların sultanı olarak tarif ettiği şiirle mutlak hakikati aramıştır. Necip Fazıla göre mutlak hakikat Allah’tı. Şiir, Allah’ı sır ve güzellik yolunda arama işiydi.
Bu gençliğin maya tutması için de üstad kendi ifadesiyle 30 yıl boyunca uğraştı ve didindi bu uğurda zindanlara atıldı. tüm yasaklara ve engellemelere rağmen 35 yıl boyunca neşrettiği Büyük Doğu dergisi ve kurucusu olduğu Büyük Doğu Cemiyeti ile gençlere cesaret ve güven vermenin peşindeydi.
Üstadın ölümünün 37. yılında en büyük hayali olan Ayasofya’yı açma şerefine eriştik.
Ayasofya’yı yeniden açan Cumhurbaşkanı olarak anılmak bizim gönül dünyamızda şereflerin en büyüğüdür.
80 yılın ardından esaretin zincirini kırdık ve Fatih’in emaneti Ayasofya’yı asli kimliğine tekrar kavuşturduk.
Ayasofya Camii Kebir, aslına rücu etti. Üstadın hayalini kurduğu şekilde tıpkı bir kitap gibi bu yüce mabedi açmayı başardık.
31 Mart çok önemli. Yeniden İstanbulumuzu, Türkiyemizi aslına rücu ettirmek için 31 Mart çok önemli.
Ödül takdim edeceğimiz kardeşlerimizin arasında gençlerimizin de olmasından büyük memnuniyet duyuyoruz.
Necip Fazıl Şiir Ödülümüzü Ali Günvar’a tevcih ediyoruz.
Necip Fazıl Araştırma Ödülümüzü bu sene Ahmet Ayhan Çitil’e takdim ediyoruz.
Necip Fazıl Uluslararası Kültür sanat ödülümüzün bu yıl ki sahibi yazar ve yönetmen Nasır Hemir’dir.
Necip Fazıl Çocuk Edebiyatı Ödülümüzün sahibi Figen Yaman Coşar kardeşimizdir.
Necip Fazıl Görsel Sanatlar Ödülümüzü ise Selahattin Sancaklı’ya takdim ediyoruz.
Necip Fazıl Saygı Ödülümüzü bu sene Prof. Dr. Hüsrev Hatimi’ye takdim ediyoruz.
Milletimizin binlerce yıllık beslenme kaynaklarıyla bağını zayıflatan bazı hamlelerin açtığı boşluğu belki de hiçbir zaman tam manasıyla telafi edemeyeceğiz. Kültür sanat hayatımızın serpilip büyümesine ket vuran bir diğer husus ise ideolojik al gülüm ver gülüm ilişkileridir.
Burada şu hususu ifade etmek durumundayım. Hükümet olarak son 21 yılda attığımız kararlı cesur ve dirayetli adımlarla siyasetteki vesayet sistemini hamdolsun bitirdik. Türk siyasetini tarihinin en çoğulcu, en renkli temsil kabiliyetine kavuşturduk. Türkiye’ye dair pek çok tartışmada bu zihniyetin tarafgir ve karanlık tavrına şahit oluyoruz.
Bölücü terör örgütlerinin kalemşörlüğünü yapmaktan gocunmazlar. İnsan haklarında mangalda kül bırakmazlar ama Gazze’de devam eden İsrail vahşeti karşısında bir kelime etmezler. Hatta Hamas bahanesiyle İsrail’in devlet terörünü günümüzün Führer’i Netanyahu’nun soykırım politikasını meşrulaştırmaya çalışırlar. Bunları ülkenin ve milletin menfaatine demokrasimizin hayrına olan hiçbir mesele ortalıkta göremezsiniz.
Türkiye’nin kültür sanat iklimi mutlaka hak ettiği seviyelere ulaşacaktır. İnşallah bunu da sizlerle birlikte başaracağız.